Zararlılarla Doğal Mücadele
Biyolojik mücadele, zararlıların popülasyonlarını düşürmek için kimyasal maddeler yerine popülasyonlarını düşürecek diğer canlıların kullanılması. Kültür bitkilerinde zararlılar ve yabancı otlar aleyhine yaşayan organizmaları kullanmak suretiyle zararlı popülasyonu ekonomik zarar eşiği altında tutmak amacıyla yapılan çalışmalardır.
Biyolojik mücadele, zararlıların popülasyonlarını düşürmek
için kimyasal maddeler yerine popülasyonlarını düşürecek diğer canlıların
kullanılması. Kültür bitkilerinde zararlılar ve yabancı otlar aleyhine yaşayan
organizmaları kullanmak suretiyle zararlı popülasyonu ekonomik zarar eşiği
altında tutmak amacıyla yapılan çalışmalardır.
Predatör: Zararlı böcekleri yiyenler.
Parazitoid: Zararlı böceklerin yumurta, larva, pupa ve
erginleri üzerine ya da içerisine yumurta bırakan ve ergin öncesi dönemini
onların içerisinde beslenmek suretiyle devam ettiren ve böylece ölümlerine
neden olan canlılar.
Patojen: Zararlı böcekleri hastalandıranlar.
Vektör: Genel olarak taşıyıcı anlamına gelir. Hastalığın
taşınmasını sağlayan böcekler.
Syrphus sineği larvası (aşağıda) yaprak biti ile beslenmesi
(yukarıda) onları doğal biyolojik mücadele etmenleri yapar.
Pupa evresindeki kozaları ile Parazitik bir yaban arısı
(Cotesia congregata); kozalarını bir tütün zararlısı olan (Manduca sexta, yeşil
arka plan) üzerine bırakmış; bir hymenopteran biyolojik mücadele etmeni örneği
Biyolojik mücadele veya biyokontrol, böcekler, maytlar,
yabancı otlar ve bitki hastalıkları gibi zararlılarla başka organizmaları
kullanarak mücadele yöntemidir. Av-avcı ilişkisi, parazitlik, otoburluk ve
diğer doğal mekanizmalara dayanır ama genelde aktif bir insan idare rolünü
içerir. Bütünleşik Zararlı Yönetimi programlarının önemli bir bileşeni
olabilir.
Biyolojik zararlı mücadelesi ile ilgili üç temel strateji
vardır: Klasik (dışarıdan getirme), zararlının doğal bir düşmanı yerleşip
kontrolü sağlaması umuduyla salınır; Çoğaltma, hızlı zararlı kontrolü için
büyük miktarda doğal düşmanlar üretilir ve salınır; ve koruma, doğada zaten
mevcut düşmanların normal süreçlerle yaşamasını sağlayacak önlemler alınır.
Biyolojik mücadele etmenleri olarak da bilinen, zararlı
böceklerin doğal düşmanları, avcılar, parazitoitler, patojenler ve rakipleri
içerir. Bitki hastalılarının biyolojik mücadele etmenleri genelde
"antagonistler" olarak adlandırılır. Yabancı otların biyolojik
kontrol ajanları tohum avcıları, otoburlar ve bitki patojenlerini içerir.
Özellikle bir mücadele etmeni, olası sonuçlar tam olarak
anlaşılmadan olmadan salınırsa, biyolojik mücadelede kullanılan yöntemin hedef
olmayan türlere saldırması gibi biyoçeşitlilik üzerinde yan etkilere neden
olabilir.
Tarihçe
"Biyolojik mücadele" terimi ilk olarak Scottford,
California'daki Amerikan Ekonomik Entomologlar Birliği'nin Pasifik Yamaç
Şubesi'nin 1919 toplantısında Harry Scott Smith tarafından kullanılmıştır.
Yaşamı boyunca narenciye bitki zararlıları üzerinde çalışan entomolog Paul H.
DeBach (1914-1993) tarafından daha yaygın bir şekilde kullanılmaya
başlanmıştır.[4][5] Ancak, uygulama yüzyıllardır kullanılmaktadır. Bir zararlı
ile mücadele etmek için bir böcek türünün kullanımına ilişkin yayınlanmış ilk
rapor Çin Hanedanlığı (265-420) zamanında botanist "Ji Han"
tarafından yazılmış "Güney Bölgelerinin Bitkileri" adlı eserdir.
Eserde bu durumdan "Jiaozhi halkının ince pamuktan yapılmış zarflar gibi
görünen çalıya asılı şekilde, normalden daha büyük kırmızı-sarı karıncaları
yuvalarıyla beraber satarlar. Bu tür karıncalar olmadan, güney narenciye
meyveleri büyük zarar görecek" şeklinde bahsedilir.[6] Kullanılan
karıncalar "huang gan" (huang=sarı, gan=turunçgil) karıncaları olarak
bilinir. Uygulama daha sonra Ling Biao Lu Yi (geç Tang hanedanı veya erken Beş
hanedanlık) tarafından rapor edildi. Ayrıca, Zhuang Jisu (Song hanedanı)
tarafından Ji Le Pia'da, Yu Zhen Mu (Ming Hanedanı) tarafından Ağaç Dikme
Kitabı'nda, Guangdong Xing Yu (17. yüzyıl) kitabında, Wu Zhen Fang (Qing
Hanedanı) tarafından Lingnan'da ve Li Diao Yuan tarafından Nanyue
Derlemeler'nde ve diğerlerinde rapor edilmiştir.
Biyolojik kontrol teknikleri bugün bildiğimiz şekliyle
1870'lerde ortaya çıkmaya başladı. Bu on yıl boyunca, ABD'de Missouri Eyalet
Entomologu C. V. Riley ve Illinois Eyalet Entomologu W. LeBaron mahsul
zararlılarını kontrol etmek için parazitoidlerin eyalet içi yeniden
dağıtılmasına başladı. Bir böceğin biyolojik kontrol ajanı olarak ilk
uluslararası nakliyesi, 1873'te Charles V. Riley tarafından yapıldı ve
Fransa’ya, yırtıcı akar “Tyroglyphus phylloxera” ı, Fransa’daki asma üzümlerini
yok eden "asma phylloxera"sı (Daktulosphaira vitifoliae) ile
savaşmaya yardımcı olmak için gönderdi. Amerika Birleşik Devletleri Tarım
Bakanlığı (USDA), 1881'de Entomoloji Anabilim Dalı'nın kurulmasını takiben
klasik biyolojik kontrol alanında araştırmalara başlamış ve C. V. Riley Şef
olarak görev yapmıştır. Parazitoidal arının Amerika Birleşik Devletleri'ne ilk
ithalatı, 1883-1884 yıllarında, istilacı lahana beyaz kelebeği Pieris rapae'i
kontrol etmek için Avrupa'dan ithal edilen Cotesia glomerata'dır. 1888-1889'da
bir uğur böceği olan Rodolia cardinalis, Icerya purchasi (torbalı koşnil)
mücadelesi için Avustralya'dan Kaliforniya'ya getirildi. Bu, Kaliforniya'da
yeni gelişen narenciye endüstrisi için büyük bir sorun haline geldi, ancak
1889'un sonunda torbalı koşnil popülasyonu zaten azalmıştı. Bu büyük başarı,
ABD'ye faydalı böceklerin tanıtılmasının devamını sağlamıştır.
1905 yılında USDA, ilk geniş çaplı biyolojik kontrol
programını başlattı ve çingene güvesi, "Lymantria dispar dispar" ve
ağaç ve çalılıkların istilacı zararlısı, kahverengi kuyruklu güve,
"Euproctis chrysorrhoea"'nın doğal düşmanlarını aramak üzere Avrupa
ve Japonya'ya entomologlar gönderdi. Sonuç olarak, ABD'de dokuz adet çingene
güvesinin parazitoidi, yedi kahverengi kuyruklu güve parazitoidi ve iki adet
her iki güvenin mücadele etmeni yerleştirildi. Çingene güvesi bu doğal düşmanlar
tarafından tam olarak kontrol edilmese de, salgınlarının sıklığı, süresi ve
şiddeti azaltılmış ve program başarılı olarak kabul edilmiştir. Bu program aynı
zamanda biyolojik kontrol programlarının uygulanması için birçok kavram, ilke
ve prosedürün geliştirilmesine de yol açtı.
Cactoblastis cactorum larvaları "Opuntia kaktüsü ile
beslenirken
Opuntia, 1788'den başlayarak Avustralya, Queensland'e süs
bitkileri olarak tanıtıldı. Yılda 1 milyon hektar artarak 1920’ye kadar
Avustralya’nın 25 milyon hektardan fazlasını kapsayacak şekilde hızla
yayıldılar. Kazmak, yakmak ve ezmek tümüyle etkisiz kalmıştı. Bitkinin
yayılmasını kontrol etmek için iki kontrol ajanı, kaktüs güvesi Cactoblastis
cactorum ve torbalı böcek Dactylopius salımı yapıldı. 1926-1931 yılları
arasında Queensland çevresine büyük bir başarı ile on milyonlarca kaktüs güvesi
yumurtası dağıtıldı ve 1932 yılına gelindiğinde kaktüslerin çoğu tahrip edildi.
Kanada'da klasik bir biyolojik kontrol girişiminin ilk
bildirilen vakası parazitoidal yaban arısı Trichogramma minutum ile ilgilidir.
1882'de etmenler New York Eyaletinden alınıp Ontario bahçelerine saldıran kuş
üzümü kurdu Nematus ribesii mücadelesi için eğitimli kimyager ve ilk Dominion
Deneysel Çiftlikleri Müdürü William Saunders tarafından serbest bırakıldılar.
1884 ve 1908 arasında, ilk Dominion Entomolog, James Fletcher, Kanada'daki
zararlıların kontrolü için diğer parazitoid ve patojenlerin tanıtımına devam
etti.
Biyolojik Mücadele Türleri
Üç temel biyolojik mücadele stratejisi vardır: dışarıdan
getirme (klasik biyolojik kontrol), büyük miktarda zararlı düşmanının üretilip
salınması ve konservatif yani doğal düşmanların kalmasını sağlayacak önlemler
alınır.
Klasik Mücadele Yöntemi
Rodolia cardinalis,vedalya böceği, Avustralya'dan
Kaliforniya'ya 19. yüz yılda getirilmiştir ve Icerya Purchasi adlı zararlıyı
başarılı şekilde kontrol altına almıştır.
Dışarıdan getirme ya da klasik biyolojik mücadele bir
zararlının doğal düşmanlarını normal olarak mevcut olmayan bir yere getirilmesi
ile yapılır. İlk denemeler sıklıkla resmi değildi ve araştırmaya dayanmıyordu
ve bazı türlerin kendileri ciddi zararlı haline geldi.
Bir haşereyi kontrol etmede en etkili olabilmek, bir
biyolojik mücadele etmeninin, zaman ve mekandaki habitat değişikliklerine ayak
uydurabilecek şekilde kolonileşme yeteneği olmasını gerektirir. Eğer kontrol
etmeni dayanıklı bir tür ise, mücadele en etkili halini alır çünkü hedef
türlerin eksikliğinde bile popülasyonu koruyabilir. Aynı şekilde etmen fırsatçı
bir tür ise, kısa sürede zararlı popülasyonu kontrol altına alacaktır.
Joseph Nedham portakal ağaçlarının, zararlılara saldırıp
öldüren kırmızı-sarı karıncalar tarafından korunduğunu mandarin dilinde
açıklayan Hsi Han tarafından yazılmış bir Çin metninden bahseder. Turunçgil
karıncası (Oecophylla smaragdina) 20.yüzyılda tekrar keşfedilmiş ve 1958'den
beri Çin'de portakal bahçelerini korumak için kullanılmıştır.
En erken elde edilen başarılardan biri Avustralya'da bir tür
uğurböceği olan Rodolia cardinalisi kullanarak Icerya purchasinin (torbalı
koşnil) kontrol edilmesidir. Aynı başarı Kaliforniya'da, uğurböceği ve bir
parazitik sinek olan Cryptochaetum iceryae kullanılarak tekrar edilmiştir.
Diğer başarılı sonuçlardan biri 1960'lı yıllarda Teksas ta Antonina graminisin
Neodusmetia sangwani kullanılarak kontrol edilmesidir.
Alfalfa da görülen bir buğday biti olan Hypera Postica
kaynaklı zarar, doğal düşmanlarının salınması ile büyük oranda azaltılmıştır.
Bu mücadele etmenlerinin salınmasından 20 yıl sonra, Kuzeydoğu ABD'de, buğday
biti zararlısına karşı ilaçlanan alfalfa ekilen arazi yüzde 75 oranında
azalmıştır.
İstilacı bir tür olan Alternanthera philoxeroides, Florida
da (ABD) Agasicles hygrophila'nın bölgeye salınması ile kontrol altına
alınmıştır.
Alternanthera philoxeroides ABD'ye Güney Amerika'dan
getirilmiştir. Sığ suda köklenir ve navigasyon, sulama ve su baskını kontrolü
işlemlerini olumsuz etkiler. Agasicles hygrophila ve iki diğer biyolojik
etmenin Florida'da salınması ile bu tür tarafından kaplanmış alan büyük ölçüde
azalmıştır. Başka bir suda yaşayan bitki olan Salvinia molesta çok ciddi bir
zararlıdır, su yollarını kapatır ve su akışını azaltır yerel türlere zarar
verir. Cyrtobagous salviniae ve Samea multiplicalis kullanarak yapılan mücadele
ılıman iklimlerde etkilidir ve Zimbabwe de iki yıl süre içerisinde zararlı otun
% 99 oranında kontrolu gerçekleşmiştir.
Ticari olarak yetiştirilen parazitik yaban arıları
Trichogramma ostriniae, ciddi bir zararlı olan Ostrinia nubilalis'e karşı
sınırlı ve düzensiz bir kontrol sağlar. Bacillus thuringiensis bakterisinin
dikkatli yapılmış formülasyonları daha etkilidir.
Fiji'de, ciddi bir hindistancevizi zararlısı olan Levuana
iridescens güvesi popülasyonu klasik biyolojik kontrol programı ile 1920'li
yıllarda kontrol altına alınmıştır.
Büyütme
Uğur böceği olarak bilinen Hippodamia convergens, yaprak
biti biyolojik kontrolü için satışı yapılan bir türdür.
Büyütme bölgede doğal olarak bulunan popülasyonları artırmak
için bölgeye doğal düşmanların ek olarak salınmasını içerir. İnokülatif
bırakma, belli aralıklarla küçük miktarlarda mücadele etmeninin bölgede
üremeleri için, tamamen tedaviden ziyade önleyici olarak, zararlıları düşük
seviyede tutarak uzun vadede kontrol sağlama ümidiyle, salınmasını içerir.
Aksine, "Inundative" bırakma ise, zaten ortaya çıkmış olan bir
problemi çözmek üzere, büyük miktarların kısa sürede zararlı popülasyonunu etkisiz
hale getirmesi umuduyla bırakılmasıdır. Büyütme etkilidir ancak işe yarayacağı
garanti edilemez ve her zararlı ile mücadele etmeninin arasındaki etkileşimin
kesin detaylarına bağlıdır.
İnokülatif bırakmanın bir örneği bahçecilik üretimindeki
birçok ekinin büyütüldüğü seralarda olur. Belirli aralıklarla parazitik yaban
arısı Encarsia formosa'nın salınması sera beyazsineğini, avcı mayt Phytoseiulus
persimilis salınması ise iki benekli kırmızı örümceğin kontrolünde kullanılır.
Yumurta paraziti Trichogramma sıklıkla inundatif olarak
zararlı güveleri kontrol etmek için bırakılır. Aynı şekilde, bacillus
thuringiensis ve diğer mikrobik böcek öldürücüler hızlı bir etki için bol
miktarda kullanılırlar. Sebze ve Tarla ekinlerinde Trichogramma için tavsiye
edilen salınacak miktar haftalık olarak zararlı istilasının boyutlarına göre
dönüm başına 5,000 ile 200,000 arasında değişir. Aynı şekilde böcekleri öldüren
nematodlar, toprakta yaşayan bazı zararlı böceklere karşı dönüm başına
milyonlar ve hatta milyarlarca adet bırakılır.
Koruma
Bir çevrede bulunan doğal düşmanları korumak biyolojik
mücadelenin üçüncü yöntemidir.
Doğal düşmanlar zaten habitata ve hedef zararlıya adapte
olmuş durumdadır ve nektar üreten ekinlerin pirinç tarlalarının kenarında
büyütülmesi gibi korumaları basit ve düşük maliyetli olabilir. Bunlar zıplayan
zararlılara karşı parazitoit ve avcıları beslerler ve o kadar etkilidirler ki,
çiftçilerin % 70 daha az böcek öldürücü ilaç kullanmasına rağmen verimde % 5
artış gözlenmiştir. İngiltere'de yaprak bitleri düşmanlarının, tarlaların
kenarlarındaki otlarda bulunduğu ancak çok yavaş yayıldıklarından ortalara
doğru gelemediği gözlemlenmiştir. Tarlaların ortasına 1 metre genişliğinde bant
şeklinde otlardan dikilmiştir ve yaprak biti düşmanlarının kışı geçirebileceği
ortam sağlanıp ortalara yayılması kolaylaştırılmıştır.
Dermapteraları çekmek için ters çevirilip içine saman konmuş
bir çiçek saksısı.
Ekin sistemleri doğal düşmanlara avantaj sağlayacak şekilde
modifiye edilebilir ve bu bazen habitat manipülasyonu olarak adlandırılır. Bir
rüzgâr siperi, genellikle rüzgârı kesecek ve toprağı erozyona karşı koruyacak
şekilde ekilmiş bir veya daha fazla sıra ağaç veya çalılıktan oluşan yapıdır.
Bir çit bariyer oluşturmak veya bir alanın sınırlarını işaretlemek için
dikilmiş veya eğitilmiş, yakın aralıklı çalılar ve bazen ağaçlardan oluşan bir
yapıdır. Tarım ve bahçecilikte bir böcek bankası, biyolojik haşere kontrolünün
bir şeklidir. Bitkileri ya da bahçeleri içine alan (ya da bitki çimleri)
ve/veya çok yıllık bitkilerle ekilmiş, zararlı böcekler, kuşlar ve zararlı
böcekleri avlayan diğer faunalar için habitat sağlayan bir şerit de
kullanılabilir. Bu gibi yerler parazitik yaban arısı gibi faydalı böceklerin
yaşaması için uygun ortamı sağlayarak doğal düşmanların popülasyonunun
korunmasını mümkün kılar. Dökülmüş yapraklar veya "mulch" kullanmak
gibi basit şeyler solucanlar için besin kaynağı olurken böcekler için barınak
sağlar ve bunlarda kirpiler ve sivri fareler gibi faydalı memelilere besin
kaynağı olur. Kompost yığınları ve ağaç dizileri omurgasız canlılar ve küçük
memeliler için barınak imkânı sağlar. Uzun otlar ve göletler amfibi hayvanları
destekler. Cansız yıllık bitkileri ve sert olmayan bitkileri sonbaharda
temizlememek, böceklerin kış aylarında içi boş gövdelerinden faydalanmalarını
sağlar. Kaliforniya da erik ağaçları bazen üzüm bağlarına ekilir çünkü bu çok
önemli bir zararlı düşmanına kışı geçirebileceği ortamı sağlar. Özellikle
bahçelerde biçilmiş alanları doğal düşmanlara daha cazip hale getirmek için
ahşap sandıklar, kutular ve çiçeksaksıları gibi yapay barınaklarda kullanılır.
Örneğin dermapteralar, içi ahşap yünü ya da saman dolu saksıların ters çevrilip
asılması ile bahçelere çekilebilen doğal düşmanlardır. Yeşil
"lacewingler" içine karton yuvarlanıp konmuş ve altı açık plastik
şişelerle çekilebilir. Kuşevleri böcek yiyen kuşlar için yuvalama imkânı
sağlar; en faydalı kuşlar sadece o türün geçebileceği kadar bir büyüklük
bırakılırsa çekilebilir.
Pamuk üretiminde, antibiyotikleri, "Bt Pamuk" gibi
seçici kontrol önlemleri ile değiştirmek, pamuk zararlılarının doğal düşmanları
için, böcek ilacına maruz kalma riskinin azalmasından dolayı daha elverişli bir
ortam sağlayabilir. Bu tip avcı ve parazitoitler "Bacillus
thuringiensis"den etkilenmeyen zararlıları kontrol altına alabilir.
Azaltılmış av kalitesi ve azaltılmış sayıya bağlı olarak, Bt pamuktan dolayı
artan kontrol ayrıca bazı durumlarda doğal düşman popülasyonlarını dolaylı
olarak azaltabilir, ancak Bt ve Bt olmayan pamukta yenen veya parazitlenen
zararlıların yüzdesi genellikle benzerdir.
Biyolojik mücadele etmenleri
Avcılar
Avcı zarkanat biyolojik mücadele sağlayıcılarında
bulunabilir.
Avcılar genellikle bütün hayatları boyunca büyük miktarlarda
av tüketen özgür-yaşayan türlerdir. Birçok ekin için temel zararlının böcekler
olduğu düşünülürse, biyolojik mücadelede kullanılan birçok avcı, böcek tüketen
türlerdendir. Uğurböcekleri ve özellikle bunların kuzey yarımkürede Mayıs ve temmuz
ayları arasında aftik olan larvaları yaprak bitlerinin vahşi avcılarıdır ve
aynı zamanda maytlar, kabuklu böcekler ve küçük tırtıllarla da beslenirler.
Benekli uğurböceği (Coleomegilla maculata), Colorado patates böceğinin
(Leptinotarsa decemlineata) yumurta ve larvalarıyla da beslenebilir.
Birçok çiçek sineği türünün larvaları, temel olarak yaprak
bitleriyle beslenir. Bir larva yaşamı boyunca 400 adete kadar tüketebilir.
Ticari ürünlerdeki verimliliği ile ilgili henüz çalışma yapılmamıştır.
Avcı Polistes arısı bir pamuk bitkisinde pamukkurdu veya
diğer tırtıllar ararken.
Entomopatojenik nematod türlerinden birçoğu, böcek ve diğer
omurgasız zararlıların önemli avcılarıdır. Phasmarhabditis hermaphrodita,
sümüklü böcekleri öldüren mikroskobik bir nematoddur. Karmaşık yaşam döngüsü,
toprakta Moraxella osloensis gibi patojenik bir bakteri ile bağlantılı hale
geldiği, serbest yaşayan, enfektif bir aşamayı içerir. Nematod sülük içine
"posterir mantle" bölgesinden girip burada beslenir ve ürer ancak
sülük aslında bakteriler tarafından öldürülür. Nematod Avrupa'da ticari olarak
mevcuttur ve nemli toprağa sulama yaparak uygulanır.
Örümcek akarlarını kontrol etmek için kullanılan türler
arasında mayt türü Phytoseiulus persimilis,Neoseilus californicus, ve
Amblyseius cucumeris, avcı "midge" Feltiella acarisuga ve bir
uğurböceği türü olan Stethorus punctillum vardır. Böcek türü Orius insidiosus,
Tetranychus urticae ve Frankliniella occidentalise karşı başarıyla kullanıldı.
Cactoblastis cactorum (yukarıda belirtilen) 'de dahil
avcılar, istilacı bitki türlerini yok etmek için de kullanılabilir. Başka bir
örnek olarak, zehirli baldıranotu güvesi (Agonopterix alstroemeriana) zehirl
baldıranotunu (Conium maculatum) kontrol etmek için kullanılabilir. Larva
safhasında, güve sadece ev sahibi bitkisini, zehirli baldraotunu tüketir. Her
bir bitkide yüzlerce larva var olabilir ve bu da baldıranın büyük bölümünü
tahrip eder.
Parazitoit arı Aleiodes indiscretus ormancılıkta ciddi bir
zararlı olan güve tırtılını parazite ederken Kemirgen zararlılar için kediler
sığınakları azaltma yöntemi ile kullanıldığında etkili bir biyolojik mücadele
etmenidir. Kediler kemirgenlerin popülasyonunda patlamaları engellesede, daha
önceden var olan ciddi istilaları ortadan kaldırmada etkili değillerdir.
Baykuşlar da bazen biyolojik kemirgen mücadelesinde kullanılır. Baykuşların bu
amaçla kullanılmasının verimliliğine ilişkin niceliksel bir çalışma mevcut
olmasa da kedilerin yerine ya da kedilerle beraber kullanılabilecek kemirgen
avcıları oldukları bilinir. Yuva kutuları kullanarak bir bölgeye gelmeleri
teşvik edilebilir.
Parazitoitler
Ana madde: Parasitoid
Parazitoitler yumurtalarını bir konukçu böceğin gövdesinin
üzerine ya da gövdesinin içine bırakır, bu da larvaları geliştirmek için
yiyecek olarak kullanılır. Konukçu sonuçta öldürülür. Böcek parazitoitlerinin
çoğu arılar veya sineklerdir ve birçoğunun sınırlı konukçu portföyü vardır. En
önemli gruplar çoğunlukla tırtılları konukçu olarak kullanan ichneumonid
arıları; tırtıllar ve aphidlerde dahil olmak üzere birçok farklı böceğe
saldıran braconid arıları; birçok böcek türünün yumurtasını ve larvalarını parazite
eden chalcid arıları; tırtıllar yetişkin böcekler ve larvaları ve hemiptera
dahil birçok farklı böceği parazite eden tachinid sinekleridir. Parazitoitler
ençok konukçu organizmaların sınırlı sığınma yeri bulunduğunda zararlı nüfusunu
azaltmada etkilidirler.
Sera bahçeciliğinde sıklıkla kullanılan Encarsia formosa,
ilk geliştirilen biyolojik mücadele etmenlerinden biridir.
Parazitoitler en yaygın olarak kullanılan biyolojik mücadele
etmenleri arasındadır. Günlük olarak büyük miktarda parazitoit çıkaran
kısa-dönem, günlük düşük miktar çıktılı uzun-dönem sistemler vardır. Çoğunluk
uygulamalarda, üretimin, şüpheli konukçunun gelişmesinin uygun bir safhada
olduğu uygun salım tarihleri ile denk getirilmesi gerekir. Daha büyük üretim
tesisleri yıl boyunca üretim yaparken bazıları sadece sezonluk üretim yapar.
Yetiştirme tesisleri genel olarak etmenlerin kullanılacağı arazilerden uzak
olur ve parazitoitleri üretim yerinden kullanılacakları yere taşımak
problemlere sebep olabilir. Taşımacılık şartları çok sıcak olabilir ve hatta
uçak ve kamyonlardan kaynaklanan titreşimler parazitoitleri olumsuz yönde
etkileyebilir.
Encarsia formosa küçük bir avcı chalcid arısıdır ve
beyazsineğin bir parazitoitidir. Beyazsinek bitki özsuyu ile beslenen bir
böcektir ve sera sebzelerinde ve süs bitkilerinde solmaya ve is hastalığına
neden olur. Uzun bir süre koruma sağlayarak en çok küçük çaptaki istilalara
karşı etkilidir. Arı yumurtalarını beyazsineğin pullarının içine bırakır ve
parazit larvaları pupa safhasına geçtiğinde pullar kararmaya başlar.
Gonatocerus ashmeadi, Fransız Polinezyası'nda Homalodisca vitripennis adlı
zararlıyı kontrol etmek için bırakılmıştır ve zararlı popülasyonunun %95'ini
kontrol etmeyi başarmıştır.
Choristoneura fumiferana, fir ve ladin ormanlarında zararlı
bir böcek örneğidir. Kuşlar doğal bir biyolojik mücadele etmenidir ancak bir
çeşit parazitik arı olan Trichogramma minutum'un konvansiyonel kimyasal
etmenlere alternatif olarak kullanılması araştırılmıştır.
Parazitik arı kullanarak kentsel hamamböceği mücadelesi için
sürdürülebilir yöntemler izleyen bir dizi yeni çalışma vardır.
Hamamböceklerinin çoğu, ilaçların ulaşamayacağı şekilde, kanalizasyon
sistemleri ve korunaklı yerlerde saklandıklarından aktif-avcı tipi arıların
kullanılması uygun bir strateji olabilir.
Patojenler
Patojenik mikroorganizmalar bakteri, mantar ve virüsleri
içerir. Konukçularını öldürür ya da zayıflatırlar ve göreceli olarak her
konukçuya özelleşmiş mikroorganizma vardır. Çeşitli mikrobik böcek hastalıkları
doğal olarak gerçekleşir ancak biyolojik pestisit olarak da kullanılabilirler.
Doğal olarak gerçekleştiğinde bu tip salgınlar zararlı yoğunluğuna bağımlıdır
ve genellikle böcek popülasyonu yoğunlaştıkça gerçekleşir.
Bakteriler
Biyolojiik mücadele için kullanılan etmenler böcekleri
onların sindirim yollarından enfekte eder, bu yüzden yaprak bitleri ve kabuklu
bitler gibi emici ağız yapısına sahip sınırlı sayıdaki zararlı için mücadele
seçeneği sunarlar. Bacillus thuringiensis en geniş kullanım alanına sahip
toprak kaynaklı bir bakteridir ve en azından dört alt türü; Lepidopteran
(güvesi, kelebek), Coleoptera (böcek) ve Diptera'ya (sinek) karşı kullanılır.
Bakteri organik çiftçilere, kurutulmuş sporları poşetlenmiş şekilde, suyla
karıştırılıp, brassicalar ve meyve ağaçları gibi hassas bitkilerin üzerine
püskürtülmek üzere verilir. B. thuringiensis bakterisinin bazı genleri, söz
konusu bitkinin, bakterinin bir tür protein olan bazı toksinlerini de üretecek
şekilde bazı GDO'lara eklenmiştir. Bunlar böcek zararlılarına karşı direnç
gösterir ve böylece böcek ilacı kullanımına olan ihtiyacı azaltır.[66] Eğer
zararlılar bu ekinlere karşı direnç kazanırsa, B. thuringiensis organik tarım
içinde işe yaramaz hale gelecektir. Beyaz nokta hastalığına neden olan
Paenibacillus popilliae bakterisinin, japon böceğinin mücadelesinde, larvasını
öldürerek faydalı olduğu bulunmuştur. Konukçusuna spesifik bir bakteridir ve
omurgalılara ve diğer omurgasızlara zararsızdır.
Funguslar
Kendi de zaten bir zararlı ve bitki virüslerinin dağıtıcısı
olan yeşil şeftali biti, Pandora neoaphidis (Zygomycota: Entomophthorales)
mantarı tarafından öldürülmüş halde, Ölçek çizgisi = 0.3 mm
Böceklerde hastalığa sebep olan Entomopatojenik funguslar,
yaprak bitlerine saldıran en az 14 tür içerir. Beauveria bassiana , beyaz
sinekler, kirpikkanatlı böcekler, yaprak bitleri ve diğer böcekler dahil olmak
üzere çok çeşitli zararlılar ile mücadele için seri üretilir ve kullanılır.
Lecanicillium türleri beyaz sineklere, kirpikkanatlı böcekler ve yaprak
bitlerine karşı kullanılır. Metarhizium türü böcekler, çekirgeler,
yarımkanatlılar ve kırmızı örümceğe karşı kullanılır. Paecilomyces
fumosoroseus, beyazsinekler, kirpikkanatlı böcekler ve yaprak bitlerine karşı
etkilidir; Purpureocillium lilacinus kök-budak nematodlarına karşı kullanılır
ve 89 Trichoderma türü belirli bitki patojenlerine karşı kullanılır.
Trichoderma viride, elm hastalığına karşı kullanılmıştır ve Chondrostereum
purpureum adında patojenik bir mantardan kaynaklanan çekirdekli meyve hastalığı
olan Chondrostereum purpureumu bastırma konusunda bir miktar etki göstermiştir.
Cordyceps ve Metacordyceps mantarları geniş bir eklembacaklı
spektrumuna karşı kullanılır. Entomophaga mantarı, Myzus persica (yeşil şeftali
biti) gibi zararlılara karşı etkilidir.
Chytridiomycota ve Blastocladiomycotanın birkaç üyesi
biyolojik kontrol etmenleri olarak araştırıldı. Chytridiomycota'dan,
Synchytrium solstitiale Amerika Birleşik Devletleri'nde, sarı yıldız
devedikeninin (Centaurea solstitialis) bir kontrol etmeni olarak düşünülüyor.
Virüsler
Baculoviridae virüsleri her konukçu böcek türüne özgüdür ve
biyolojik mücadelede faydalı oldukları gösterilmiştir. Örneğin Lymantria dispar
multicapsid nuclear polyhedrosis virus, Lymantria dispar disparın (çingene
güvesi) larvalarının ciddi yaprakdökümüne neden olduğu Kuzey Amerika'da büyük
ormanlık bölgelere püskürtmek için kullanılmıştır. Güve yediği virüsler
tarafından öldürülür ve çürüyen gövdeleri başka larvaları enfekte etmek üzere
yaprakların üzerine virüs parçacıkları bırakır.
Bir memeli virüsü olan Tavşan hemorajik hastalık virüsü
Avustralya'daki Avrupa tavşanı popülasyonlarını kontrol altına almak için
getirildi. Karantinadan sızıntı ile ülke geneline yayıldı ve çok sayıda tavşan
öldürdü. Çok genç hayvanlar hayatta kalmayı başardı ve bağışıklığı yavrularına
geçirip virüse dayanıklı bir popülasyon ürettiler. Yeni Zelanda'da aynı şekilde
ilk başlarda başarılı olan mücadelede, onyıl sonra bağışıklığın kazanılması ile
tavşan nüfusu virüs öncesi seviyelere yükseldi.
Protozoalar
Lagenidium giganteum sivrisinekleri larva safhasında
parazite eden su kaynaklı bir küftür. Suya uygulandığında, hareketli sporlar
uygun olmayan konukçu türlerden kaçınır ve uygun sivrisinek larva konukçularını
araştırır. Bu küf türünün, kurumaya dayanıklı, birkaç yıl boyunca devam eden
yavaş salım özelliği ile pasif safha avantajları vardır. Ne yazık ki,
sivrisinekle mücadele programlarında kullanılan birçok kimyasala karşı
hassastır.
Rakipler
Baklagil sarmaşığı Mucuna pruriens, Imperata cylindrica
zararlı ot türüne karşı biyolojik mücadele etmeni olarak Benin ve Vietnam'da
kullanılır: sarmaşık aşırı kuvvetlidir ve komşu bitkileri alan ve ışık
açısından rekabette ekarte ederek bastırır. Mucuna pruriens için ekili alanın
dışında istilacı olmadığı söyleniyor.Desmodium uncinatum tarımda itme-çekme
tekniği kullanılarak parazitik ot striga'yı durdurmak için kullanılabilir.
Avustralya çalı sineği Musca vetustissima sıkıntı yaratan
temel zararlılardandır ancak Avustralya'da bulunan yerel ayrıştırıcılar çalı
sineğinin büyüdüğü inek dışkısı ile beslenmeye alışık değillerdir. Bu nedenle,
Commonwealth Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Örgütünün George Bornemissza
başkanlığındaki Avustralya Dışkı Böceği Projesi (1965-1985) dışkı miktarını ve
dolayısıyla sineklerin potansiyel üreme alanlarını azaltmak için kırk dokuz tür
dışkı böceği salımı yaptılar.
Parazitoid ve patojenlerin beraber kullanımı
İstilacı zararlıların masif ve ağır enfeksiyonu durumunda,
biyolojik mücadele teknikleri sıklıkla bir arada kullanılır. İyi bir örnek
bırakıldığı Kuzey Amerika bölgesinde milyonlarca kül ağacı'nı yok eden Çin
kaynaklı istilacı bir tür olan Agrilus planipennis'dir. Buna karşı yürütülen
kampanya çerçevesinde 2003 yılında Amerikalı bilim insanları ve Çin Ormancılık
Akademisi üyeleri yaban hayat içerisinde doğal düşmanlarını aramışlar ve bu
araştırma birkaç parazitik arı çeşidi olan; larva endoparazitoidi Tetrastichus
planipennisi, soliter, partojenik bir yumurta parazitoidi Oobius agrili, büyük
bir larva ektoparasitoidi Spathius agrili'nin keşfi ile sonuçlanmıştır. Bunlar
"emerald ash borer" (Agrilus planipennis) hastalığına karşı olası
biyolojik mücadele etmeni olarak ABD'ye tanıtılıp salımları yapılmıştır.
Tetrastichus planipennisi için ilk sonuçlar umut vericidir ve günümüzde böcek
öldürücü özellikleri ile bilinen bir mantar patojeni olan Beauveria bassiana ile
salımları yapılmaktadır.
Zorluklar
En önemli zararlıların çoğu, tarımı, bahçeciliği,
ormancılığı ve kent ortamını ciddi şekilde etkileyen egzotik, istilacı
türlerdir. Genelde birlikte evrimleştikleri parazitler, patojenler ve avcılar
olmadan taşındıkları popülasyonlar hızla artabilir. Bu zararlıların doğal
düşmanlarını getirmek mantıklı bir hamle olarak görülebilir ancak bunun
istenmeyen etkileri olabilir; yönetmelikler yetersiz kalabilir ve
biyoçeşitlilik üzerinde beklenmedik etkiler olabilir, tekniklerin benimsenmesi
çiftçiler ve yetiştiriciler arasındaki bilgi eksikliğinden dolayı zorlayıcı
olabilir.
Yan Etkiler
Biyolojik mücadele, asıl hedef olmayan türlerle ilgili
avcılık, parazitsellik, patojenlik, rekabet ve diğer saldırma şekilleri ile
biyoçeşitlilik üzerinde etki oluşturabilir. Salınımı yapılan bir etmen sadece
niyet edilen zararlı türünü hedef almayabilir; yerel türleride hedef alabilir.
Hawaii'de 1940'lı yıllarda lepidopteran zararlısı için salınımı yapılan
parazitik arılar hala oradalar. Bunun yerel ekosistem üzerinde olumsuz etkisi
olabilir. Ancak herhangi bir sonucu ilan etmeden önce zararlıların çeşitlerinin
ve etkinin araştırılması gerekir.
Dev Karakurbağası (Avustralya'ya 1935'te getirildi) 1940'tan
1980'e kadar yayıldı: biyolojik mücadele etmeni olarak etkisizdi. Yayılması
1980'den beri devam etti.
Omurgalı hayvanlar genel tüketici olma eğilimindedirler ve
nadiren iyi biyolojik mücadele etmeni olurlar. Geçmişte ters giden biyolojik
mücadele vakalarının birçoğu omugalıları içerir. Örneğin Rhinella marina
kurbağası Avustralya'ya Dermolepida albohirtum böceğini ve diğer şeker kamışı
zararlılarını kontrol etmek için getirilmiştir 1935 yılında Hawaii'den 102
kurbağa getirilmiştir, sayıları bırakılmadan önce çoğaltılmıştır ve 1935
yıllarının tropik kuzeyindeki şeker kamışı tarlalarına salımları yapılmıştır.
Daha sonra, kurbağaların çok yükseğe zıplayamadıkları ve böylece bitkilerinin
üst kısımlarında kalan kamış böceklerini yiyemedikleri keşfedildi. Ancak,
kurbağa diğer böceklerle beslenerek büyüdü ve kısa sürede çok hızlı bir şekilde
yayıldı; yerli amfibik habitatı bastırdı ve yerli kurbağalara yabancı
hastalıklar getirerek sayılarının azalmasına neden oldu. Aynı zamanda tehdit
edildiğinde veya ele alındığında, kurbağa omuzlarındaki parotoid bezlerinden
zehir salgılar. Kurbağayı yemeye çalışan "goannalar", "tiger
yılanları", "dingolar" ve "kuzey quolları" gibi
Avustralya'nın yerli türleri zarar görmüş ya da ölmüşlerdir. Ancak, yakın
zamanda bulunan kanıtlara göre yerli avcılar hem fizyolojik olarak hem de
davranış değişiklikleri ile uyum sağlamaktadırlar ve uzun vadede popülasyonları
iyileşebilir.
Rhinocyllus conicus Kuzey Amerika'da egzotik Carduus nutans
ve Cirsium arvense türleri ile mücadele için bırakılmış tohum ile beslenen bir
tür yaprak bitidir. Ancak bit yerli türlere de saldırır ve endemik Cirsium
neomexicanum gibi türlere de zarar verir, tohum üretimini azaltır ve sonuç
olarak türün hayatta kalmasını tehdit eder. Benzer şekilde Larinus planus,
"Kanada devedikeni" ile mücadelede kullanılmış ancak diğer devedikeni
türlerine de zarar vermiştir. Bu tehlikede olan bir türüde içerir.Herpestus
javanicus Hawaii'de fare popülasyonunu kontrol altına almak için bırakılmıştır.
Ancak mongo gündüz avlanan bir hayvandı ve fareler geceleri ortaya çıkar; bu
yüzden mongolar endemik Hawaii kuşları, özellikle de yumurtalarından,
sıçanlardan daha sık tüketir ve günümüzde hem sıçanlar hem de mongolar kuşları
tehdit eder hale geldi. Bu durum mücadele denemesinin sonuçları tam
anlaşılmadan gerçekleştirildi. Zamanında bu yönde bir yönetmelik yoktu ve
bundan sonra önceden yapılacak dikkatli değerlendirmeler bu tip sonuçları
önleyecek şekle gelmelidir.
Sivrisinek balığı Gambusia holbrooki güneydoğu Amerika’nın
bir yerlisidir ve dünya genelinde 1930 lar ve 1940 larda sivrisinek larvaları
ile beslenmesinden dolayı "sıtma"'ya karşı mücadele için
kullanılmıştır. Ancak yöresel kurbağa ve balıklarla rekabet ederek ve onların
yumurta ve larvalarını yiyerek sayılarının azalmasına sebep olmuştur.
Avustralya'da sivrisinek balıklarının kontrolü tartışma konusudur; 1989'da
araştırmacılar A. H. Arthington ve L. L. Lloyd, “biyolojik popülasyon
kontrolünün mevcut yeteneklerinin çok ötesinde” olduğunu belirtmiştir.
Yetiştiricilerin Eğitimi
Biyolojik haşere kontrol önlemlerinin benimsenmesinin
önündeki olası bir engel, üreticilerin, böcek ilaçlarının bilinen kullanımı ile
kalmayı tercih etmeleridir. Bununla birlikte, pestisitlerin, zararlı böcekler
arasında direncin gelişmesi ve doğal düşmanların imhası dahil istenmeyen
etkileri vardır; Bunlar, başlangıçta hedeflenenden başka türlerin
zararlılarının istilasına yol açabilir ve bu pestisit ile ilaçlanan bölgeden
uzaktaki ekinlerin başına gelebilir. Biyolojik mücadele yöntemlerini
yetiştiricilerin benimsemesini arttırmanın bir yöntemi, yaparak öğrenmelerini
sağlamaktır. Basit saha çalışmalarını göstermek, canlı olarak zararlıların
etkisiz hale getirilişlerini ve parazite edilmiş zararlıları gözlemlemek buna
örnek olabilir. Filipinler'de yaprak tırtıllarına karşı erken sezon ilaçlama
bilinen bir uygulamaydı ancak temel kural olarak ekimden ilk 30 gün içinde
ilaçlama yapmamaları istendi. Bu uygulamaya katılım ilaç kullanım miktarında
1/3 oranında bir düşüş sağladı ve yetiştiricilerin ilaç kullanım algısında
değişikliğe yol açtı.

Türkçe
English
العربية
Germany
Україна
Русский
Portugal
Spain
Italy
Français